22
yıllık Tip1 Diyabete, 5.5 yıllık bir sevgiye ve 5 aylık dünya güzeli bir
bebeğe sahibim. Zeynebi, Zeynep yapan üç önemli tarihten ve 22 yılın mutlu-umutlu,
yorucu-huzurlu, koşturmalı-sakin geçen günlerini paylaşmak istiyorum.
Beş
yaşına gelene kadar baklavayı tatmamış olan Zeynep, ailesinin onu sarılık testi
yaptırmak için götürdüğü hastanede baklava yemek için ısrar etmişti. Kan
tahlilleri çıkmıştı. Doktor anlattıkça annemin ağladığını, babamın başını
eğdiğini hatırlıyorum. Bense baklava yemenin mutluluğunu yaşıyordum J Tip1 diyabet tanısı
konmuştu. 1 ay boyunca Üniversite Hastanesinde tedavi gördüm. Süreci çok net hatırlamamakla
birlikte, bazı sahneleri sanırım hayatım boyunca unutmayacağım. 1 ay sonunda
doktor amca (beş yaşındayken amca oluyorlar J
) hastaneden çıkabileceğimi, ancak kendi iğnemi yapmadan beni evime
göndermeyeceğini söylemişti. Hemşire abla iğneyi alıp yanıma geldi. Elinde
insulin iğnesi, anlatmaya başladı. Anlattıklarını hatırlıyorum dersem yalan
söylemiş olurum. Sağ bacağımı açtı, “Hadi bakalım sen kocaman ablasın yaparsın”
dedi. Böylece 17 Temmuz 1992 Cuma günü diyabet serüvenim başlamış oldu.
Belirtmek isterim iğnemi kendim yaptım. Eee artık koca bir ablaydım. J
Sanırım diyabet insana üzülürken sevinmeyi öğretiyor. Yazarken hey gidi diyorum gülüyorum bir yandan da hüzünleniyorum. İnsanın içini burksada, size sunulanla yaşamayı öğrenebilmek diyabetli kişinin hayatını kurtarıyor.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder