16 Mart 2015 Pazartesi

İnsülin pompası ne işe yarar? Neden insülin pompası kullanmalıyım?

Tip1 diyabetin komplikasyonlarından daha önce kısaca bahsetmiştim. Bilindiği gibi insülinle tedavilerini devam ettiren diyabet hastaları günde 4 veya daha fazla insülin yaparak hayatlarını sürdürebilmektedirler. Bazı durumlarda sık insülin yapılması bile şeker düzeylerini normale çekememektedir. İnsülin pompaları özellikle bu tip hatalarda şeker düzeyinin dengelenmesi adına çok ciddi faydalar sağlayabiliyor. İnsülin pompası , tüm gün sürekli ve az miktarda insülin salgılayarak, kan şekerinin daha düzgün olmasını sağlar.
 
2011 yılında katıldığım diyabet kampından sonra doktorlarımın tavsiyesi ile insülin pompası taktırdım.Başlarda tedirgin olsamda hayatımın en doğru kararını verdiğimi anladım. Sanırım insülin pompası kullanmasaydım bebek sahibi olmayı düşünemezdim.
 
Düzenli spor, düzenli yemek ve diyabetin getirdiklerini uygulamama rağmen 18 yıllık diyabetim sebebiyle şekerimi istediğim değerlere çekmekte çok zorlanıyordum. İnsülin pompası takıldıktan sonra iki ay boyunca hangi yiyeceğe vücudumun ne kadar ihtiyaç duyduğunu belirlemeye çalıştım. Örneğin 1 dilim ekmek 1.2 insülin dozuna denk geliyor. Bana sorduklarında hayatınızın birkaç ayını fazla matematikle geçiriyorsunuz diye cevap veriyorum :) Sonrası ise ortalama şeker sonuçlarını aldığınızdaki mutluluk oluyor. Özellikle belirtmek isterim ki pompa taktırıp herşeyi gereğinden fazlaca yiyenlerden değilim. Unutmayın şekeriniz o anda yükselmese de fazla yedikleriniz kilo olarak geri dönüyor. Bunlarda ileriki zamanlarda kolesterol, kalp-damar rahatsızlıkları ve yüksek doz insülin anlamına geliyor.
 
İnsülin pompası düzensiz giden diyabeti düzene sokmakla birlikte, henüz komplikasyon geçirmemiş kişiler içinde büyük önem taşıyor. Yapılan araştırmalarda insülin pompasının  Göz hastalıklarını ( Katarakt, körlük gb) % 76 azalttığı - Böbrek hastalığını ( Diyaliz , börek yetmezliği ) % 56 azalttığı Sinir hastalığı (Uyuşma , karıncalanma, gangren ) % 64 azalttığı saptanmıştır. Özellikle Tip1 diyabet tanısı konmuş çocukların aileleri ile biraraya geldiğimde pompanın önemini çokça anlatmaya çalışıyorum.
 
Yıllardır iğne olduğumu düşünürseniz sadece 3 günde bir bir kez iğne acısı hissetmekte küçümsenemeyecek kadar mutluluk verici bir durum. Pompa öncesi hesaplarıma göre 18 yılda günde dört kereden düşünürsek 26.280 kez iğne acısı hissetmişim :)
 
3 aylık emeğiniz hayat boyu rahat yaşamanızı sağlayacak. Bir ömür için 3 ayın lafımı olur :)
Unutmadan sormak istediğiniz birşey olursa detaylı bilgi verebilirim.

2 Mart 2015 Pazartesi

Diyabetliyim, istediğimi yiyemeyecek miyim?

Çoğunlukla halk arasında şeker hastalığı nedir sorusunun yanıtı "hiç şeker yememek" gibi bilinir. Şeker yemezsiniz ve sorun çıkmaz. Keşke öyle olsaydı :) Şeker arkadaşlarım okursa bunu bi iç çekeceklerdir eminim ;)
 
Şeker hastası olan kişi kendisine nasıl bakması gerektiğini biliyorsa herşeyin tadına vücuduna gerektiği kadar bakabilir. Doktor değilim elbette, ama altını çizmek istiyorum. Şeker hastası şekerini nasıl kontrol edeceğini biliyorsa hoşuna giden ya da merak ettiği yemekleri tadabilir. Tıpkı benim elma şekerini 21 yaşındayken, pamuk şekeri 23, kuş lokumunu daha yeni tatmış olduğum gibi :) Çok büyük bir kaybım olmadığını anladım. Bunlar özel meraklar. Günlük hayatta ne yapacağım telaşı diyabet teşhisi konulduğu anda herkeste başlar. Çokta normaldir. Bilmediğiniz bir hastalık anlatılıyor ve birazda korkutuluyorsunuz. Ne yazık ki ülkemizde kronik hastalıkları anlatma ve destek olma konusunda tıbbi açıdan çok yetersiz bir durum var.
 
3 yıl kadar önce 6 yaşında bir çocuğun tip1 diyabet tanısı konduğunu ve ailenin ne yapacağını hiç bilmediği haberini aldım. Birkaç diyabetli arkadaş haberi aldığımız günün akşamı hastaneye gittik. Aile bitmiş. Çocuk şaşkın haldeydi. Birileri sürekli kan alıyor. Birisi ailesine hastalığı anlatıyor. Şekerin vermiş olduğu yorgunlukta eklenince yaşadığı durumu siz tahmin edin. Aile korkmuş anne bana soruyor " hiç tost yemeyecek mi? çikolata isterse ne yapacağız? şuan aklıma gelmeyen bir sürü soru.. Küçük bir çocuğa bu teşhis konulduğu için öncelikle ailenin bu duruma alıştırılması, çocuğa nasıl yardımcı olması gerektiği konusunda bilgi verilmesi gerekiyor.
 
Aile o kadar panik halindeydi ki o an ne söyleseniz bunu anlayamayacaklardı. Odaya girdim. Aile de benimle geldi. Hadi dedim arkadaşlar hep birlikte şeker ölçüyoruz. Çocuk bize baktı. 4 şeker abla-abi çantadan şeker ölçüm cihazlarını çıkardı. Hadi dedim sende ölç bakalım. Gözündeki o ışığı gördüm, hissettim. Aklından bir tek ben değilim diye geçirdi. Şans ki en iyi şeker onun ki çıktı :) Sonrasında ara öğün saatiydi ve salatalığı benimle paylaştı :) Bir yanım mutlu oldu, diğer yanım hüzünlendi yine.
 
Korkmayın! Diyabetiniz varsa, ölçülü yediğiniz yiyecekler için, vücudunuzun yediğiniz yemeğe karşılık ne kadar insüline ihtiyaç duyduğunu biliyorsanız, canınızın çektiği yemeklerden yiyebilirsiniz. Tabi herşeyde olduğu gibi durumu aşırıya kaçırmadan yapmak ileriye yatırım olacaktır. Ben şimdi çok yiyebilirim, o kadar da insülin yaparım derseniz, aldığınız kilolar size kolestrol olarak geri döner. Şekeriniz o an yükselmez belki ama ilerde mutlaka karşınıza çıkar.
 
Hayatın tadını çıkarın, zaman zaman merak ettiklerinizi yiyin. Aman diyim kontrolü bırakmadan yapın ;)



Diyabetin Kronik Komplikasyonları


Diyabetin en tatsız konusu, diyabet komplikasyonları.
 
Kontrolsüz devam eden şeker hastalığı vücutta sorunlar çıkarmaya başlar. Bu sorunlarda damar bakımından zengin organlarda sıkça görülür. Kontrollü diyabet ve kontrolsüz diyabetin en büyük ayrımı zamanla gelişen durumlarla anlaşılır. Kontrolsüz diyabet göz, böbrek, sinirler ve kalp-damar hastalıkları olarak kendini gösterebilir. Kontrollü diyabet ise stabil devam eden ve herhangi bir organı etkilemeden devam eden diyabettir. Aşağıda diyabetin kronik(geçiçi olmayan-tedavi edilebilen) komplikasyonlarını kısaca anlattım. Kendinizde bir değişiklik hissettiğinizi mutlaka doktora gidin. Her diyabetlinin temennisi bu komplikasyonları yaşamamaktır. Eğer başlayan bir durum varsa erken teşhisle tedavi süreci hızlıca başlar ve ilerlemesi büyük ölçüde azalır. Bana tek kelimeyle diyabeti anlat deseler "kontrol" derdim. Kontrol kelimesinin şeker sözlüğünde açıklamasının çok geniş olduğuna inanıyorum. Neden mi?
Kontrollü yemek yiyin, kontrollü egzersiz yapın, sık şeker kontrolü yapın, doktor kontrollerini ihmal etmeyin. Bu listeyi çok uzun bir hale getirebileceğimi düşünüyorum :) Diyabet demek hayatı kendine zindan etmek değil, varolan durumu düzene koyup kontrol altına almak demektir.
 
Ergenlik dönemindeki kontrolsüz diyabetim nedeniyle son on yıldır diyabetik retinopati takibindeyim. Tamamen geçmiyor evet ama  şekeriniz düzenli olduğunda mevcut durumun stabil devam etmenizi sağlıyor. Diyabet ve tüm hastalıklarda olduğu gibi yine işin en büyük kısmı size kalıyor. Birkaç aylık yapmış olduğum geri plana atma durumum on yıldır tedavi altında olmama sebep oldu. Kronik hastalık bazen insana ağır gelebiliyor. Yeter dedirtebiliyor. Ya kabullenip, düzene koyup rahatça devam ediyorsun ya da "bana birşe olmaz" diyerek sonuçlarına katlanıyorsun. Çevremdeki tüm diyabetli arkadaşlarıma kendi örneğimi anlatıyorum ki kendilerine daha iyi bakmanın önemini anlasınlar. 
 
Sadece hastalık için kullanmak yalnış olur. Hayatın her anında, her kısmında ayar hayat sağlar sözünü felsefe haline getirebilenlerden olmanız dileğiyle... 
 
 
  • Diyapetik Retinopati Kontrolsüz diyabet hastalığı gözün arkasındaki retina tabakasını etkiler ve  hasara yol açar. Bu damarlardaki düzensizlikler (kan şekeri yüksekliği ve sık oynamalara bağlı) ve balonlaşmalar göz içi kanamalarına ve tedavi edilmediği takdirde görme kaybına kadar yol açabilir. Bu nedenle diyabetlilerin yılda en az bir kez göz muayenesi olması gerekmektedir.
     
  • Diyabetik NefropatiKontrolsüz diyabet böbreklerindeki küçük damarlarda hasara yol açarak böbrek fonksiyonlarını bozabilir. Her hastalık için geçerli olduğu gibi, başlangıç safasında teşhis konulduğunda uygun tedavi ile bu bozukluklarının ilerlemesi engellenir. Bu nedenle diyabetlilerin düzenli aralıklarla (böyle bir komplikasyon geçirmiyorsanız 6 ayda bir) tam idrar tahlili ve böbrek fonksiyonlarını durumunu görebileceğiniz, varsa mevcut sıkıntının anlaşılmasını sağlayan mikroalbuminüri tetkiki yaptırmaları gerekmektedir.
     
  • Diyabetik NöropatiDiyabete hastalığının başka bir etkisi olan, sinirlerde gelişen bozukluklara nöropati denir. Genellikle ayaklarda yanma,uyuşma,karıncalanma hisleri ile kendini gösterir. İdrar yaparken zorlanma, tansiyon düşüklüğü, hazımsızlık-bulantı, erkeklerde iktidarsızlık diyabetik nöropatiye bağlı gelişebilir. Bu nedenle her vizite de ayak muayenesi ve nörolojik muayene yapılmalıdır.
     
  • Kalp - Damar HastalıklarıDiyabetlilerde kan şekeri yüksek seyrettiğinde, özellikle kalbi besleyen koroner damarlar ve beynin kan dolaşımını sağlayan damarlarda tıkanıklıklar oluşarak bir kalp krizine veya felce neden olabilir. Bu damar hastalıklarını önleyebilmek için kan şekeri, tansiyon ve kolesterol düzeylerinin düzenli takibi ve belirlenen sınırları aşmaması gerekmemektedir. Düzenli gidilen doktor kontrollerinde yeni gelişen bir durum varsa doktor ile mutlaka paylaşılmalı, gerekli tetkikler yaptırılmalıdır.
  •